Yazılar yazılar yazılarr..
Ah şu duygularımızın sesi olan, kimyası yürekten yükselen yazılar...
Aslında yazılacak öyle çooook kocaman şeyler varki aklımda..
Ama hangisi aklımdan firar edip dile gelecek bilemiyorum.
Bitmiyor, sonu gelmiyor hiç birinin ve hiç bir şeyin..
Kafamda bir yığın kelime..Filler, Keçiler, tilkiler, sıfatlar, ait olma ekleri..Gidişlere yakışacak kelime grupları, kaçak hep...
Acı..
Adını yüreğinde koyduğun, doğmamış bir çocuğun ve onunla ilgili bütün hayallerin çalınması.
İçimde kanayan bir iç kanama benimle ömür boyu yaşayacak..
Yalnızlık..
Gece üzeri açık uyuyan bir çocuğun Annesizlikten üşümesi..Karanlığa alışan gözlerimin boşluğa eyvallah edişi..
Yas..
Ölüm gibi ayrılıklar ardından henüz 40' ı çıkmamış...
Umut..
Çaresizliğin daniskası..
Aklıma gelince;
biraz ağlim mi?
yoksa her zaman ki gibi
soğanmı soyayım?
Ah bazen öyle çok söylenecek şey çoğalıyor ki içimizde, yığılıp duruyor üst üste sonra bir gün o yığılan cümleler patlayıveriyor tıpkı bir yanardağın lavları gibi akıyor içimizden dışarıya doğru ve yakıyor bedenimizden çok ruhumuzu.
YanıtlaSilKat kat bir hayat var karşımızda ama hayatın her katmanı acı veriyor. Tıpkı bir soğanı soyarken ayrılan katmanlar gibi tek tek ayrılıyor ve bir katmanı diğer katmanla birleştirmekse imkansızlaşıyor o soğanı doğradıktan sonra. Geriye sadece gözyaşıyla ovalamak kalıyor o soğanı ki daha da acısı sinmesin içimize.
Yaradan'ın "Elestü birabbiküm" dediği gün başlayan yolculuğumuz kıyamete kadar sürecek; bazen yalnız, bazen umutla, bazen de soğan soyarak...
Şimdi bana da versene oradan bir kaç soğan...
Sana patates versem :)
YanıtlaSilİyi gelecekse ver ama gelmeyecekse masuscuktan beni pattisle kandırma:)
Sil